
Bu sayfa “Türk tarihinde kadının konumu ile ilgili örnekleri, kadın haklarının gelişimi açısından yorumlar.” Kazanımına uygun olarak hazırlanmıştır.
TÜRK TOPLUMUNDA KADININ YERİ
Eski Türklerde kadın,
Erkekle beraberdi,
Savaşta ve barışta,
Her göreve giderdi.
Dörtlükte kadınlar ile ilgili hangi bilgilere ulaşabilirsiniz?

Kırıkkale ve Antalya illerinde Emniyet Müdürlüğü yapan ilk kadın "İl Emniyet Müdürümüz" Naciye Ekmekçibaşı ile Türk kadınının dünü ve bugünü hakkında bir röportaj yaptık. Hep birlikte okuyalım:

— İyi günler, Naciye Hanım. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
— İyi günler, sizlere zaman ayırmak bizim görevimiz.
— Bize biraz kendinizden söz eder misiniz?
— Elbette. 1947 yılında Amasya'da doğdum. 1972 yılında Ankara Hukuk Fakültesinden mezun oldum. Mesleğe Ankara'da Anafartalar Merkez Karakolunda başladım. 1993 yılında Ankara Pasaport Şube Müdürü iken Kırıkkale İl Emniyet Müdürlüğüne atandım. 1994–2003 yılları arasında Emniyet Genel Müdürlüğünde çeşitli dairelerde başkanlık yaptım. Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı görevini yürütmekte iken 2003 yılında Antalya İl
Emniyet Müdürü olarak görevlendirildim ve 2003–2006 tarihleri arasında bu görevi yerine getirdim. Evli ve 2 kız annesiyim.
— Türk tarihinde kadının toplumsal hayattaki yeri ve hakları ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
— Size bildiğim kadarıyla şunları söyleyebilirim: İlk Türklerde kadınlar büyük ölçüde erkeklerle eşitti. Hun Türklerinin hâkimiyetinin sürdüğü yıllarda devletin başında hakan bulunurdu. Hakan, eşi hatun ile birlikte devleti temsil ederdi. Türklerin ilk yazılı belgeleri olan Orhun Yazıtları'nda Türk kadınından saygı ile bahsedilir. Devlet ve milletle ilgili önemli kararların alındığı kurultaylara hatunlar da katılır ve etkili olurdu. Kadın, erkekler gibi çok iyi at biner ve kılıç kullanırdı. Yine bu dönemde evli kadın kutsal sayılır, ona hakaret edenler şiddetle cezalandırılırdı. Bilinen gelenek ve görenekler, kadınların her yönüyle erkeklere denk olduklarını ortaya koymaktadır.
Osmanlıların son dönemlerinde kadın haklarıyla ilgili gelişmeler olmuştur. Kadın, eğitim hakkı
elde etmiş, aile hukukunda gelişmeler olmuş ve arazi mirasında erkekle eşit haklara kavuşmuştur.
Türk kadını Millî Mücadele yıllarında çok önemli işler yapmıştır. Bunu Atatürk'ün şu sözlerinden de anlayabilirsiniz. "... dünyada hiçbir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar gayret gösterdim.' diyemez."
— Naciye Hanım, cumhuriyetin ilanı ile birlikte Türk kadınının hayatında neler değişti?
— Atatürk'ün "Siyasi ve sosyal hakların kadınlar tarafından kullanılmasının, insanlığın saadeti ve saygınlığı açısından gerekli olduğuna eminim." sözünü dikkate almalıyız. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk, kadın haklarına yönelik çalışmalar yapmıştır. Kadın erkek ayrımını ortadan kaldırmıştır. Birçok Avrupa ülkesinden önce kadına seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
Bugün Türk kadını her alanda kendini göstermektedir. Toplumsal hayatın her kademesinde
başarılı birçok kadınımız vardır.
— Cinsiyet ayrımcılığı konusunda neler söylersiniz?
— Cinsiyet ayrımcılığı negatif veya pozitif olabilir. Son dönemlerde kızların eğitim hakkından
yararlanmaya teşvik edilmesi pozitif ayrımcılıktır. Bu ayrımcılık olumlu sonuçlar doğurmuştur. Bunu da eğitim alan kızların sayısının artması ile anlıyoruz.
— Çok teşekkür ederim.
— Ben teşekkür ederim.

Türk toplumunda kadının saygın bir yeri vardı. Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kadın ve erkek eşit haklara sahipti. Devlet yönetiminde, hakanların yanında hatun adı verilen eşleri de söz sahibiydi. Kadınlar ata binip ok atar, güreş gibi ağır sporlar yapar ve savaşlara katılırlardı. Toplumda tek eşlilik prensibine bağlı kalınır; ev, eşlerin ortak malı sayılırdı. Namus kavramına büyük bir önem verilirdi.
Kurtuluş Savaşı yıllarında, erkeği cepheye giden Türk kadını, çocuğunu yetiştirmiş ve evinin geçimini sağlamıştır. Hatta silâh ve cephane taşıyarak savaşa katılmıştır. Bu davranışı ile Türk kadını, Türk toplumundaki önemli yerini bir defa daha ispat etmiştir.


17 Şubat 1926'da İlan Edilen Türk Medeni Kanunu ile,
• Birden çok kadınla evlenme kaldırıldı.
• Resmi nikah uygulaması benimsendi, çok küçük yaşta evlenmeler kaldırıldı.
• Boşanma konusunda erkeğe tanınan haklar, kadına da tanındı.
• Boşanma durumunda kadının hakları güvence altına alındı, miras hukukunda kadın-erkek eşitliği sağlandı.
Medeni Kanun İle kazanılan haklardan sonra;
1927'de çıkartılan "karma eğitim yasası" ile ülkemizin bütün okullarında karma eğitime geçildi.
1930'dan itibaren Türk kadınına yönetimde görev alabilmesini sağlayan siyasi haklar verilmeye başlandı. Önce 1930'da kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanındı.
1933'te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı verildi.
1934'te yapılan anayasa değişikliği ile Avrupa ülkelerinin birçoğundan önce, milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanındı.
Tarih boyunca Türk kadını, hayatın her safhasında erkeğin yanında yer alarak sorumlulukları paylaşmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda vermiş olduğu büyük mücadelede erkeği ile omuz omuza cephedeki yerini almış, düşmana karşı silâhı ile savaşarak, cepheye mermi taşıyarak, yaralı askerleri tedavi ederek, silâh ve giyecek sağlayarak vatanın kurtuluşunda ve bu günlere ulaşmamızda hak sahibi olmuştur.